İçeriğe geç

Forex Piyasasında Volatilite Analizi Nasıl Yapılır?

Döviz ticaretiyle ilgilenen çoğu kişi, piyasanın bir anda nasıl yön değiştirdiğini anlamakta zorlanabilir. Aslında bu durumun temelinde volatilite dediğimiz oynaklık yatar. Forex’te fiyatların sert ve ani dalgalanmalara uğraması, kimi zaman fırsat gibi görünürken, kimi zaman da büyük riskler barındırabilir. Peki bu oynaklık nasıl okunur, neye göre ölçülür ve hangi araçlarla takip edilir? Bu sorulara kafa yoran herkesin, işe önce volatiliteyi anlamakla başlaması gerekir.

Forex piyasasında işlem yapanların ilk dikkat etmesi gereken konulardan biri, piyasa hareketlerinin ne kadar dalgalı olduğudur. Çünkü yüksek oynaklık, potansiyel kazanç kadar zarar ihtimalini de büyütür. Özellikle kısa vadeli pozisyon açanlar için bu dalgalanmalar belirleyici olur. Bu yüzden doğru analiz yöntemlerini kullanmak, sadece strateji değil aynı zamanda risk yönetiminin bir parçasıdır. Volatilite analizi, tam da burada devreye girer ve yatırımcının öngörü becerisini güçlendirir.

Peki bir yatırımcı bu analizi yaparken nelere dikkat etmeli? Grafik okumaktan daha fazlası gerekir. Öncelikle kullanılan zaman dilimi, işlem yapılan parite ve mevcut ekonomik gündem bir bütün olarak ele alınmalıdır. Çünkü fiyat değişimleri çoğu zaman haber akışıyla doğrudan bağlantılıdır. Örneğin ABD’den gelen bir faiz kararı, doların değerinde anlık sıçramalar yaratabilir. Bu durum da doğal olarak volatiliteyi yukarı çeker. Forex’te risk ölçümü, işte bu gibi haber kaynaklarıyla teknik göstergelerin birlikte yorumlanmasıyla anlam kazanır.

Volatilite Ölçümü Yapılırken Hangi Araçlar Kullanılır?

Yatırımcılar için en bilinen göstergelerden biri ATR olarak bilinen Average True Range göstergesidir. Bu gösterge sayesinde belirli bir zaman dilimi içindeki ortalama fiyat aralığı takip edilebilir. Yani bir paritenin gün içerisinde ne kadar oynak olduğu sayısal olarak görülebilir. Eğer ATR değeri yüksekse, o anki fiyat hareketlerinin sert olduğu söylenebilir. Tam tersi durumda ise piyasanın durağanlaştığını anlayabiliriz.

Bunun dışında Bollinger Bantları da sıkça kullanılan başka bir teknik göstergedir. Bu bantlar fiyatın olağan sınırlarını görselleştirir. Eğer fiyat bu bantların dışına taşıyorsa, piyasada anormal bir hareketlilik olduğu düşünülür. Tabii bu göstergeler tek başına karar verme aracı olarak kullanılmamalıdır. Mutlaka fiyat formasyonları, trend çizgileri ve işlem hacmiyle birlikte değerlendirilmelidir. Çünkü teknik analiz araçları, ancak bir bütün olarak yorumlandığında sağlıklı sonuçlar verir.

Volatilitenin ölçümünde sadece teknik göstergelere güvenmek bazen yetersiz kalabilir. Özellikle ekonomik takvimdeki yoğunluk dönemlerinde, anlık veri açıklamaları piyasayı tahmin edilemez hale getirebilir. Bu nedenle yatırımcının gündemi çok iyi takip etmesi gerekir. Bir tarım dışı istihdam verisi, beklentinin çok üzerinde ya da altında açıklanırsa, bu durum dakikalar içinde fiyatı ters yöne çevirebilir. Bu gibi dönemlerde stop-loss seviyeleri yeniden gözden geçirilmeli, kaldıraç oranı da ihtiyatlı belirlenmelidir.

Volatiliteye Göre Pozisyon Alma Stratejisi Nasıl Oluşturulur?

Her yatırımcı aynı risk profiline sahip değildir. Kimisi kısa vadeli işlemlerden yüksek getiri hedeflerken, kimisi daha sakin bir piyasada istikrarlı kazançlar peşindedir. Bu yüzden volatiliteye göre pozisyon açma kararı verirken, yatırımcının kendi tarzını da göz önünde bulundurması gerekir. Eğer piyasa yüksek volatilite içindeyse, daha kısa süreli işlemler tercih edilmelidir. Bunun yanında zarar durdur ve kar al seviyeleri daha esnek şekilde ayarlanmalıdır. Forex işlemlerinde dalgalanma takibi, bu nedenle hem analiz hem strateji açısından belirleyicidir.

Bazı dönemlerde düşük volatilite, fırsat gibi algılanabilir. Ancak aslında bu durum piyasanın yön bulmakta zorlandığını da gösterebilir. Yani fiyatlar dar bir bantta hareket ederken, ani bir kırılma yaşanma ihtimali de yüksektir. Bu gibi durumlarda işlem hacmi takip edilmeli, fiyatın hangi yönde kırılacağına dair sinyaller aranmalıdır. Çünkü düşük volatilitenin ardından gelen sert hareketler, çoğu zaman yatırımcının hazırlıksız yakalanmasına neden olur.

Strateji oluştururken kullanılacak kaldıraç oranı da volatiliteye göre şekillenmelidir. Eğer piyasada sert hareketler bekleniyorsa, düşük kaldıraçla işlem yapmak daha güvenli olur. Bu sayede olası ters hareketlerde marjin riski minimuma indirilmiş olur. Bu noktada yatırımcının duygularını kontrol etmesi de çok önemlidir. Panikle işlem açmak ya da zararı tolere edememek, yanlış kararların habercisidir. Bu yüzden analiz kadar psikoloji yönetimi de ön planda tutulmalıdır.

Sonuç hissi veren bir kapanış yerine, burada biraz durmak iyi olabilir. Çünkü Forex piyasasında her şey her an değişebilir ve volatilite dediğimiz şey, bazen tek bir haberle tüm tabloyu değiştirebilir. Önemli olan, bu değişkenliği doğru okuyup, kendi yolunu çizebilmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir